Yunus Emre
Yazının başlığına bakıp
memlekette neler oluyor sen aşktan mı bahsedeceksin diye düşünenler olmuş
olabilir. Benim de onlara; “Siz ‘çözümsüz’ memleket meseleleriyle uğraşınız,
birilerinin umursamadığı ‘lüzumsuz’ konulara ben kafa yorayım” deme hakkım
vardır pek tabii.
“Aşk bize küstü” diyor ya şair;
ortalıkta küstürülecek aşk mı bıraktık? Biz aşka sırtımızı döndük, aşkı horladık,
aşağıladık, hiç ettik. ‘Yoksun ki zaten, hele bu devirde hiç yerin yok’ dedik.
Es kaza karşımıza çıktıysa da hızla tükettik, değersiz kıldık. Belki biri; “Kalbine
güneşi asmaya geldim” dedi, duymadık, yüz çevirdik, elimizin tersiyle ittik.
Sadece aşk mı yitti? Bizim birbirimize
sevgimiz, hürmetimiz bitti, anlayışımız azaldı, hoşgörümüz kayboldu,
kaybettirildi. İnsana dair en güzel değerleri, erdemleri fütursuzca harcadık. Birbirimizden
uzaklaştık, yalnızlaştık, güvensizleştik ve düşmanlaştık belki de birbirimize. Öfke doldu yüreklerimiz, yüreklerimiz
darlaştı; hiçbir güzel duyguyu sığdıramaz olduk yüreklerimize. Yazının başında
dizeleriyle andığımız Yunus’un aşk-sevgi-derin hümanizma dolu topraklarında;
aynı gökyüzünü paylaşan insanlar el oldu birbirine.
Yanı
başındaki savaşı, kendi ülkesindeki ölümleri televizyonda olağan bir şekilde
izleyip, ‘adalet’ diye bağıranların haykırışlarını duymayıp; tahammülü-sabrı ‘bayrak
olayı’ ile biterek sokağa öfkeyle kendini atanların ülkesinde senin de yerin yoktur
artık, AŞK. Tez terk et bu buraları, kıymetini bilecek gönüllere yerleş, diyarlara
göç!