Masallar, masallar.. Hangileriyle büyüdünüz? Aşkı, sevgiyi
hangisi sandınız? ‘Sonsuza dek mutlu yaşadılar’ yalanına nasıl inandınız?
Çoğumuz batı kaynaklı masallarla büyümüşüzdür kanımca. Eksik, yavan, özsüz,
şekilci..
Doğuyu yeniden okumalara, sevgiyi de sevmeyi de doğudan öğrenmeye
ihtiyacımız var artık. Mecnun olmalara, Kerem yanmalarına, Ferhat
yiğitliklerine..
21. asırda mı? Evet tam da bu asırda. Asırlar önce Mecnun Leyla’yı
koşulsuz sever, derler ki onun çirkinliğini bile gözü görmez, başka bir gözle
bakar. Asırlar sonra, Aşık Veysel’in ‘Güzelliğin
on para etmez bu bendeki aşk olmasa’ diyebilmesi gibi..Nazım’ın ‘Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte, yani
yürekte’ yazabilmesi gibi..
Oysa bize anlatılan yavan masallardaki kusursuz prens
külkedisini baloda değil de perişan halde görse yine sever miydi?
Herşey idealken sevmek ne kolay, ne konforlu, ne güzel değil
mi? Birşeyimiz eksik olsa nasıl mutsuz oluruz, nasıl da huzurumuz kaçar..İşi,
yaşı, kazancı, görüntüsü tam istenen gibi. Mutsuz olmamızın imkanı var mı? Özü,
ruhu var mı düşünmek manasız. Her yerden fışkıran deli mutluluklarımız,
yarışmalarımız, gözüne gözüne sokmaya çalışmalarımız..
Demem o ki; ben bu kalıpları, bize idealize edilerek dayatılan sevmeleri bıraktığımız takdirde mutlu olup huzura kavuşabileceğimizi
düşünüyorum. Özlü sevgiler, ruhu, derini anlamaya dönük bakışlar.. Yalnızca
aşki durumlar için geçerli değil bu bakış açısı. Dümdüz, yalın, apaçık sevmeler
olmalı artık hayatlarımızda. Batı, varsın Mevlana’nın Şems’e olan aşkına
methiyeler düzedursun, bize ‘Bizim Yunus’
gibi sevmeler yaraşır.
*Atilla İlhan'a selam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder